Client - Sarah Blackwood
Geçen ay mini bir Türkiye turnesiyle ülkemizi dolaşan Client’ı İzmir konseri sonrasında yakalayarak ufak bir sohbet yapmak arzusundaydık. Yüksek topuklu hanımlar başlarda biraz nazlı davranarak röportaj konusunda bizi hayal kırıklığına uğratsa da içlerinden belki de en ulaşılmaz görüneni Sarah Blackwood bizi kırmayarak konser sonrası sorularımıza cevap verdi. Yanına biraz çekinerek yanaştığımız Blackwood; buzlar kraliçesi görünümünün ardında müzik, moda ve sinema hakkında verdiği samimi cevaplarla içimizi ısıttı.
Öncelikle hoş geldiniz, dün akşamki Ankara konseriniz nasıl geçti ?
İnanılmaz bir kalabalık vardı, oldukça iyi bir kitleye çaldığımızı düşünüyorum. Ancak bazı teknik sorunlar yüzünden moralimiz bozuldu. Konser sırasında elektrikler kesildi ve ses sisteminde büyük problemler yaşadık. Sonrasında ise bunu unutturacak kadar iyi bir performans sergilediğimizi düşünüyorum.
Sizce İngiliz olmak ve İngiltere de yaşamak müziğinizi nasıl etkiliyor?
Özellikle gençliğimin büyük bir kısmını geçirdiğim Manchester beni çok etkilemiştir.-iç çekişler- İlham kaynaklarımızın birçoğunu buradan alıyoruz, Joy Division, New Order gibi gruplar…
Son albümünüz Heartland’de birkaç cover şarkıya da yer verdiniz, bu şarkıları seçme nedeniniz neydi?
Güzel bir noktaya değindin, Öncelikle ben her zaman cover şarkılar yapma taraftarı biri değilim ama Adam and the Ants’in şarkısı Zerox’u albüme koymayı çok istedik. Çünkü bana göre Ants zamanında hak ettiği değeri ve krediyi alamamış bir grup. Özellikle Zerox’un zekâ dolu ve cüretkâr şarkı sözleri şimdi ortaya çıkan mainstream grupları çok iyi betimliyor. Ayrıca bizim stilimiz olan çalışan iş kadını giyim tarzına da uyan bir şarkı.
Son yıllarda İngiltere’de birbiri ardına parlayıp sönen birçok indie müzik grubu mevcut ve İngiliz müzik piyasasının ve Amerikan gruplarının karşılıklı olarak birbirinden etkilendiğini görüyoruz, siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Evet, aslında durum pek de iç açıcı görünmüyor, bence uyuşturucu sorunu olan genç delikanlıların eline gitar tutuşturmamak gerekiyor.
Peki Carl Barat ve Pete Doherty hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence onlar (The Libertines ) çok daha farklı bir yerde, onlar bulundukları kulvarda yeni bir akım başlattı. Sonra bir de baktık ki bütün herkes Carl gibi şarkı söylemeye ve Gary (Powell) gibi davul çalmaya başlamış… Birçoğu da onların berbat taklitleri… Bence kesinlikle her zaman hatırlanması ve saygı duyulması gereken insanlar.
Yeni çıkan elektronik gruplar hakkında neler düşünüyorsunuz? Fransız yeni akım disco gruplarından haberiniz var mı? Kitsune, Ed Banger şirketleri gibi?
Aslında şu aralar kendi müziğimizle o kadar ilgiliyim ki başka gruplara pek rağbet etmiyorum, arada yine de Joy Division’ı es geçmem.
Ian Curtis’in hayatını anlatan Control’u izlediniz mi?
Evet, izlediğim zaman bana gençliğimi ve orda geçirdiğim güzel günleri hatırlattı. Kuzeydeki güzel günleri… Duvarlardaki posterleri hatırladım, biraz hüzünlü ve sıkıcı anıları da…- iç çekişler- Yinede fotoğrafçı Anton Corbjin harika bir iş çıkarmış, gerçekten çok vurucu bir film olmuş.
İnsanlar genelde şarkılarınızı dinlerken hem dans ediyor hem de hüzünleniyor, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Bence insanlarda böyle duygular yaratabilmemiz pop elementlerini kullanırken seçtiğimiz şarkı sözlerinden geliyor.
Müziğinizde kötümserlik ve karanlığın yanında, seksilikte mevcut bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Şöyle bir durum var ki erkekler üniforma içinde gördükleri kadınları bir şekilde hayranlık besliyorlar, aslında dürüst olmak gerekirse gerçekçi olmayan kadın figürleri görmekten bıktık usandık hepimiz. Piyasa öyle bir duruma geldi ki kadınlar biraz gövdesini sergilesin, biraz popusunu göstersin… Herkes bu basitliğin içine düşmüş, bazı şeyler biraz saklı kalmalı, bu kadar basitleştirilmemeli.
Client’ın üstüne oturan üniforma imajı nereden gelmekte acaba?
Aslında bu durum Kate’in fikri olarak ortaya çıktı. Kendimize uyacak ciddi ve kadınsı bir konsept ararken Kate uniformfreak denilen bir site buldu. Burada 60’lar ve 70’lerin İskandinav hava yolları hosteslerinin üniformalarını seçip Berlin’de yaşayan moda tasarımcısı bir arkadaşımızdan bizim için kıyafetleri modifiye etmesini istedik ve bence sonuç harika oldu. Ancak, bu akşamki konserimizde giydiğimiz etek ve bluz de Marks&Spencer etiketliydi. Çok sıradan bir marka olmasına rağmen sahnedeki duruşumuzu iyi ifade ettiğini düşündük.
Modanın müziğiniz üzerindeki etkisi hakkındaki düşünceleriniz neler?
İlk albümümüzün kartonetinde Vivienne Westwood elbiseler ve Christian Louboutin ayakkabılar giyiyorduk ve ben hayran kaldım. Westwood’ a gerçekten hayranım. Bence kadınlara gerçekten harika bir stil ve model kazandırdı. Özellikle son koleksiyonundaki elbise ve etekler büyüleyici güzellikte ve çılgıncaydı...
Son moda trendler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir acaba? “Sıfır beden” olayında haberiniz vardır sanırım?
Bence çok sağlıksız bir durum, bu çılgınlık yüzünden birçok genç insan anoreksiyaya yakalanıyor. Genç kızlar şekil bozuklukları geçiriyor. Örneğin bazı mankenlere bakın örneğin Naomi Campell gibi bunlar kafamızdaki kadın imajına benzer bir“kadın”dır. Ama şöyle bir durum var ki, ajanslar Doğu Avrupa’yı dolaşıp 14 yaşlarındaki kızları daha hayatlarını yaşayamadan alıyorlar Bu ufacık kızların üzerine dikilen elbiselerin maliyeti de en az olacağı için bu minik kızları kullanıyorlar. Beni daha da sıkan durum ise ünlü insanların da bu saçmalığa matah bir şeymişçesine körü körüne bağlanıp bu durumu moda haline getirmesi
Müziğinizle birçok insanı, hatta gayleri bile kendinize hayran bırakıyorsunuz, kendinizi fetiş unsuru olarak gördüğünüz oldu mu?
-kahkahalar- Avrupa’da birçok konserde etrafımızda erkekler dolu. Bazen gittiğimiz konserlerde kadın izleyicilerimizi görmek zor oluyor. Hatta bir keresinde İtalya’da bir şovda bütün izleyiciler içinde sadece iki kadın vardı, her taraf İtalyan erkekleriyle dolmuştu -kahkahalar yükseliyo
Kendi tasarladığınız Satisfaction Guaranteed markalı iç çamaşırları ve Client t-shirtlerinden satabildiniz mi?
Evet, yanımızda getirdik ancak satma imkanımız olmadı ne yazık ki. Sadece konser sırasında CDlerimizden kopyalar verebildik. (Röportaj sırasında biz de hediye edilen "Satisfaction Guaranteed" rozetlerimizi çantalarımıza sessizce iliştiriverdik)
İskandinavya turnesinden sonra yeni albüm hazırlıklarına başlayacağınızı duyduk?
Aslında başladık bile on adet şarkımız demo halinde hazır, ama şarkıları Rotherdam Sessions’da olduğu gibi EP olarak piyasaya sürmeyi düşünmüyoruz. Henüz dinleyicilerimizle paylaşmayı düşünmüyoruz.
Şu aralar Client üyelerinin mp3 playerlarında neler çalmakta?
Ben pek yeni bir şey dinlemesem de elimden geldiğince takip ediyorum. New York Dolls, İggy Pop, Blondie dinliyorum. New York çıkışlı punk gruplarını dinliyorum son zamanlarda. Kate ise yoldayken ambient-tekno tarzı genelde şarkı sözü olmayan gruplar dinliyor.
Son olarak... Yakın zamanda client E olarak bildiğimiz Emily Mann artık grubun üyesi değil. Bu durum hakkında neler söylemek istersiniz?
Emily bildiğiniz gibi bir süper model yarışması kazanmıştı. Ancak bizimle çalışarak kendisini farklı bir yerde görmeyi arzuladı. Bir süre bu şekilde gitmesine rağmen sonrasında kendisi için modellik yapmanın daha doğru olacağına karar verdi ve aramızdan ayrıldı. Bundan sonra Kate ile beraber yeniden iki kişi olarak devam edeceğiz. Canlı performanslarımızda ise bass gitarist olarak turnemiz kapsamında farklı isimlerle çalışıyoruz.
.... katkılarından dolayı x1977x(Altay) ve zerofeelings(İpek) e teşekkürü borç bilirink
7 yorum:
görgüsüz gibi resimde koyarız,hiç acımayız
harika röportaj yaptık,sarah muheteşem bir kadındı ve fazlasıyla çekiciydi..ayrıca elbisemi de çok beğendi..benim de bir fashion maniac olduğumu düşünmüş..pek bir mest oldum anlayacağınız..artık rahat rahat uyuyabilirim
benide gay modacı olarak bellemişler evet veri nays
değil misin beybi??ben de client üyesi olmuşum haberim yokmuş,naaaber!!!
Olay Olay Olay
vay be çok pis şaşırtınız beni...beklemiyodum böle bişi... :)
biz de şaşırdık valla,ballandık,sarah da heykel gibi
Yorum Gönder