Chicks on Speed Röportajı


2000'lerin ilk yıllarında başımızı şişiren cumartesi punkı ve riotgirl birlikteliğinin sonucunda umarsızca sevdiğimiz elektroclash grupları dinlemekten ve o şarkılar çalınırken insanların takındığı gudik hallerden çekinir olmuştuk . Özentiliğin yanlış birşey olmadığını düşünmekle beraber özendikleri şeyin ne olduğunu kestiremeden öykünmenin sonucunda girinilen garip hallerden muzdarip Türk gençliğinin bir bireyi olaraktan 18 şubat akşamı Babylon sahnesine çıkan Chicks on Speed'le konser öncesi Reset'ten canciğerlerin cankan'larım Onur ve Elif'le beraber konuşma fırsatı yakaladık, COS ablalar da gayet veri nays tarzları, kendilerinden hiç beklemediğim şekilde eğlenceli - leş olmayan bir konser ve pek de onları dinleyenler gibi dünyadan bihaber ve retro hayal alemlerinde takılıyormuş gibi görünmediler gözüme , viva elektrokalas . Orjinal röportajı okumak için -şuraya-

Bu İstanbul dördüncü gelişiniz, tekrar burada olmak nasıl bir duygu?

Alex Murray-Leslie: Gerçekten çok hoş, bugün yeni insanlarla tanıştık ve Emre isimli bir arkadaşımızla moda çekimleri yaptık, çok eğlenceliydi.

Genelde İstanbul doğu-batı kültürlerinin karışımı şeklinde tasvir edilir, peki şehrin sizde bıraktığı etki nasıl, bu doğu batı sentezi kavramı sizin için neler ifade ediyor?

Melissa Logan: Şu sıralarda resmi olarak olmasa da sonuçta Türkiye Avrupa’nın bir parçası ve Avrupa’yla iç içe olmaya devam ediyor, ama yine de Almanya’da zaman zaman garip şeyler olduğunu görüyoruz. Mesela kısa bir süre önce olan töre cinayetleri veya bir oğlan kardeşin, kız kardeşi öldürmesi gibi olaylar Alman medyasında çok yer tutuyor ve çok göz önünde oluyor. Sonuçta Türkiye gerçekten modern bir ülke ama bu gibi garip durumlar Alman medyasında çok olumsuz bir imaj çiziyor. Sizde eskimiş düşünce yapısı ve yeni dünya yapısının çarpışmasını gözlemliyoruz. Eski dünyada yaşayan erkek kardeşle, şimdiki dünyada yaşamaya çalışan kız kardeşin garip, vahşi bir şekilde modern dünyadan ayrışmasını görüyoruz.

Yaptığınız işlerin çoğu moda, müzik ve sanatı birbiriyle etkileşiminden doğmakta, son yıllarda bunda bir değişiklik oldu mu?

Alex Murray-Leslie: Bu şekilde çalışmaya oldukça uzun süre önce başladık, Melissa’nın daha öncelerde belirttiği gibi bu artık yeni bir şey değil, ama sonuçta biz başladığımız zaman böyle işler yapılmıyordu gerçi bir süre sonra her şey bir şekilde mainstream alana çekiliyor. Her şey el altında, herkes etkilendiği, ilham aldığı şeyleri kolayca toparlıyor. Ama bence önemli olan her zaman yeni bir şekilde kendini ifade etme yolları bulmak bir şeyler üretmek, mesela şu sıralarda yeni bir obje üzerine çalışıyoruz, yüksek topuklu ayakkabı gitarı şeklinde, onun dışında yeni kostümler theramin’le ilgili şeylerle uğraşıyoruz, ileri teknoloji şeylerle iç içeyiz bir süredir.

Melisa Logan: Evet sonuçta bir şeyleri düşlüyorsun, sonuçta onlar gerçeğe dönüşüyor ve yenilerini hayal etmeye başlıyorsun.

Yeni single'ınız Super Suffer Girl’e gelen tepkiler nasıl ?

Alex: : Aslında henüz çok yeni, ama yine de Avusturalya’dan güzel tepkiler aldık ama daha Avrupa’da neler olur gelir daha pek bilmiyorum. Myspace'e de koyalı çok olmadı aslında... Almanya’dan ise neler gelir pek bilmiyorum.

Melissa: Birkaç insan bana gelip “yeni single, hemen cd'sini istiyorum” demişti, sanıyorum fena gitmeyecek.

Uzun zamandır beraber çalıştığınız Kiki Moore ile olan ayrılığınız sizi nasıl etkiledi? Bir şeyleri değiştirdi mi?

Melissa: Evet sonuçta bir şeyleri değiştirdi ama Chicks on Speed her zaman geniş kadrolu bir grup olmuştur ve Kathi Glass , A.L. Steiner değişik insanlarla işbirliği içindeyiz, sonuçta Kiki solo kariyeri için grubu terk ettiğinde bir çok insanla beraber iş yaptık, bazen yedi kişi olduk, bazen üç ama yine de Chicks on Speed durmadan devam etti. Müzik konusundaSteve Dawson, Oli Horton, Christopher Just ve daha bir çok isimle; Artwork lerde, A.L. Steiner, Kathi Glass, moda işlerinde yine Kathi ile yine çalıştık, sonuçta biz grubun çekirdeği gibiyiz ve değişik alanlara ve kişilere ulaşıyoruz.

Gerçekten çok sıkı çalışıyor olmalısınız,

Alex: Evet çok meşgul oluyoruz, hatta haddinden fazla meşgulüz diyebilirim bazen.

Peki kendi plak şirketinizde işler nasıl gidiyor?

Melisa: Aslında fena değil, son zamanlarda plak firmaları için bir çöküş dönemi gibiydi, markete baktığımızda müzisyenler için çok kötü bir zaman olduğunu görüyoruz. Yapmanız gereken şey akıllıca davranıp muhasebenizi iyi ayarlamak, biz de bu şekilde hayatta kalıyoruz. Çok fazla albüm yayınlamasak da yayınladığımız şeyler fena albümler olmuyor. En son DAT Politics albümünü yayınladık.

Dat Politics gerçekten çok başarılı bizce.

Melisa:
Evet bence de iyi bir iş,

İmzaladığınız yeni isimler var mı? Yine Almanya'dan MIT var mesela, sevdiğimiz.

Alex: Geçen gece yepyeni bir grupla sözleşme imzaladık isimleri We are the World ve gerçekten dünyayı ele geçirecek gibiler. MIT mi, duymadık onları hiç.

Evet, We are the World'ü bloğunuzda görmüştük.

Alex:
Vay be kimsenin benim küçük bloğa baktığını bilmiyordum, - smayliler -

Son dönem popülaritesi tavan yapan Fransız elektro-disco, trash grupları nasıl buluyorsunuz?

Alex: Crystal Castles’ı oldukça seviyorum , gerçi Fransız elektro grubu tabirini çok doğru bulmuyorum, daha çok tekno müziğin melezleştirilmesi gibi geliyor, o da elektronik müziğin bir türü sonuçta ama kötü değil elbette.

Melisa: French elektro modern gibi görünüyor biraz kendini fazla önemseyen bir havası var,: “İşte bakın ben buradayım, nasıl da çılgın gibi eğleniyorum,” der gibiler. Bana çok pozır geliyor bu şekilde işler. Sonuçta yapıcı bir şeyi yıllar içinde alıp ticari bir hale sokuyorsun, yani bilemiyorum dj’lik yapmak ve bundan zevk almak eğlenceli bir şey ama sonuçta bu duruma körü körüne bağlanamazsın.

Feminist hareketlere bağlılığınızı biliyoruz, sadece bayan vokallerden oluşan Girl Monster toplamasını yapmak size neler hissettirdi?

Melisa: Birçok farklı tarzdaki kadından bütün bu muhteşem müzisyenleri bir arada toplamak gerçekten harika bir duyguydu, ayrıca Girl Monster sadece bir topluma olmasının yanında birçok şeye de kapı açtı, bu kadar çok insanın müzik yapmasının yanında klipleri ve daha bir şeyle uğraştıklarını görmemizi sağladı. Yakında bu projenin DVD’si belki bir kitabı da çıkacak.

Ayrıca Hamburg’a taşındığımda bir arkadaşım bizle Girl Monster geceleri ve sanat atölyeleri yapmak istedi biraz zorlayarak ( gülüşmeler) . Yapılan işler çok sevilince Girl Monster -Viva La Craft- etkinliklerinin sadece bir seferliğine kalmamasına karar verdik, ileriki seneler için Alman hükümetinden yardım almaya da başlayacağız. Düzenlediğimiz gecelerde müzik, konferanslar, sanat performansları ve video gösterimleri bulunuyor. Bu dört öğenin her gece olmasına mutlaka özen gösteriyoruz. Şimdilerde konferans vermesi için Donna Haeaway gibi feminist tarihi yazan insanları davet edip, onlara özel geceler düzenlemeyi planlıyoruz. Bu işler için gerçekten çok uğraşıyoruz, çalışanlarımıza gerçekten iyi bir şekilde ödeme yapıyoruz. Çoğu yerde sanatla uğraşan insanlara çok iyi ödemeler yapılmadığını görüyorduk ve bu bizi mutsuz ediyordu. Genelde kadın sanatçılar yaptıkları işlerin karşılığında çok iyi ödemeler alamıyor biz de bu duruma karşı olduğumuzdan oldukça iyi ödemeler yapıyoruz ve bu insanları hayli şaşırtıyor.

Hamburg’da yaptığınız bu organizasyonların devamı gelecek mi?

Alex:
Hamburda’da yaptığımız Viva La Craft gecelerini mart ayında Melbourne’de yapmayı düşünüyoruz, çeşitli grafik sanatçıları, fotoğraf ve video sanatçılarını bir araya getireceğiz, sahne kıyafetlerimiz, el yapımı eşyalarımız ve daha birçok şeyi oraya götürmeyi düşünüyoruz.

Melisa. Yakınlarda Viyena’da bir sergi olacak ve bunun için bir kısa film çekeceğiz, onun dışında mayıs sonunda Frankfurt’da bir gösteri planlıyoruz.

Son zamanlarda sevdiğiniz gruplar arasında kimler acaba?

Alex: We are the World, Gustaf, DAT Politics, Anat Ben David, bizim label’deki her grup.

Melisa: Beni son zamanlarda müzikten ziyade yazar Donna Haraway’in Cyborg Manifesto’su etkiledi ve ressam Nicole Einsmann’ın çizimleri.

Alex Bu arada mayıs ayında yeni albümümüz çıkacak, ismi “Cutting The Edge” bir kenara not edin, unutmayın :)

Peki bu akşam sahneyi yine seyircilerin tişörtüyle temizlemeyi düşünüyor musunuz?

Melisa:
O bir şarkımız için hazırladığımız bir koreografiydi, şu an onu pek yapmıyoruz.

Bu akşam neler göreceğiz sahnede?

Melisa – Alex: (Bugi vugi dans efektleriyle) Bekleyin görün. :)

Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Chicks on Speed @ Myspace

http://alexmurrayleslie.wordpress.com/

0 yorum:

counter on
blogger