Lanetli Pazar


Pazar günleri her zaman sıkıcı olmaya aday... Olumsuz olmak veya olumsuzluklarla karşılaşmak hiç şaşırtıcı değil bu gün. Her an evinize yıldırım düşebilir, televizyonunuz patlayabilir, tanıdığınız tanımadığınız herkesle kavga edebilir, gündüz gündüz kalabalığın içinde gaspa uğrayabilir ya da yalnızlığınıza isyan edip antidepresanlara sarılabilirsiniz. En sevdiğiniz şarkı bile o gün kafanıza bir balyoz gibi düşerek geri dönüşüm kutusundaki yerini alabilir.

Evlerin ve insanların şuursuzca çoğaldığı bir pazar gününden kurtulmak için;
Sıcak havayı hazmedemeden yeşilliğe kendini salamayan bedenlere, makilik ortamlarda yakar top oynamayı; çam ağacı kokusunun her an yangın çıkarabileceği hissini uyandırmasını, polen yağmuruna ve böcek saldırılarına uğramalarını ve bulunabilecekleri yeşil alanlardaki kene tehlikesini bir an olsun unutmalarını; çıplak ayaklarıyla koşuşturup doyasıya elektrik atmayı... hatta mümkünse ıssız bir sahil bulup kumlarda frizbi oynamalarını şiddetle tavsiye ediyorum.
Sevdiceğine yakın olanların da alışveriş merkezleri yerine, antistatik yataklarında televizyondan uzak, birbirlerine yakın kozmik seyahatlar yapmalarını tavsiye ediyorum.
Lanetli pazarın onları kucaklamasına izin vermiyorum.

Ben de... İçimden geçen müzikle, içimdeki pazar gününü kovuyorum şimdi.

CocoRosie - Good Friday
Chromatics - Runnig Up That Hill
Glass Candy - Rolling Down The Hills
The Knife - Behind The Bushes

0 yorum:

counter on
blogger