İpsalafakto


NME ağzıyla "The Organ'dan beri gelen en iyi kız grubu" diye etiket yapıştırırsam alt f4'e basıp çıkar mısınız, çıkarsınız elbet arkanıza bakmayın. Lakin The Organ bekleye bekleye dirseklerimiz çürüdü elbowsingenlerde. Onlar gelene kadar kendilerini aldatacak grup bulduk sayılır. Daha önce Reset'in yakışıklısı Sarp'ında tanıttığı Ipso Facto bacılarının müziklerinden oldukça ümitliyiz ailecek. Yeni albümleri dinlemek için umarsızca beklemek.

Ipso Facto - Introducing

Ipso Facto - Ears And Eyes

Ipso Facto @ Myspace

Açkapaartema

Bizim burda youtube çekmiyor, ekşi sözlük parçalı bulutlu, yakında kolpacının biri blogger.kom'uda kapatacak diye düşünmeye başladık hafiften...Ayrıyetten mail kutusuna şöyle bir şey düşmüş ki kaç zaman evel daha yeni koyuyoruz dalalet içinde,slm asl


BEN - Yutub from tunctunctunc on Vimeo.

çek it avt http://tunctunctunc.com/

Yollar Bizimdir


Blogger alemlerinden az biraz uzakta kaldıktan sonra külliyatı yeniden hatmetme babında karıştırdığım Etrafta kom da Barış K’nın Eurasia serisinden yeni bir toplaşma görüverince pek sevindirik oldum. Akabinde last fm'de şöyle bir event görünce ve last fm kavgalarının bir numaralı mekanı babilon'un resmi sayfasına da bakarak 23 ekim günü Derdiyoklar konseri olduğunu görünce yemişim animal kolektif'i diyiveriyorum.

Lakin şöyle bir durum da var ki ekşi sözlük bazlı entrylere göre Derdiyoklar ikilisinin arasında bir husumet varmış son zamanlarda, resmi sitelerine de bakınca sadece kaba sakallı abimizin ön planda olduğu görülmekte. Yine de konserde tam kadro olurlar diye umanzi

Lustlustlust


Yoğun istek üzerine yeni post , -tabi yerseniz- .

One hit wonder'dan dönme Love in a Trashcan'den gayri pek bi şarkılasıyla hoşbeş olamadığımız lakin son albümleri "Lust" ile retrolu metrolu indie camiasının yakın zamanlardaki en güzel albümlerinden birine imza atan The Raveonettes, "Sometimes They Drop By" isminde yeni bir ep yumurtlamış, şurdan hortumlanabiler, hortum- süleyman vardı noldu ona?

The Raveonettes - Way Out There

Yine aramız uçurum


Doksanların son demlerinde bütün gençlerin kanına kah bir zehir kah bir ilaç gibi giren Spice Girls, ardından birçok türevi de beraberinde getirdi. All Saints, bunların arasında en yaklaşık değere sahip(ve de en kuul olanları), elbette ki daha çabuk silinecek bir grup olma özelliği taşıyordu. Zaten, ne senkronize dans ediyorlar, ne de çiizi pop yapıyorlardı. Soul ve arenbi bile olabilirdi onların yaptığı... Ama yine de yüksek bel bol pantolon/eşortman(!) ve üzerine göbeği açıkta bırakan atletler giyerek o yılın modasına ayak uydurabiliyorlardı.. ( Hatırlarsanız, bu modayı Britni, Cenifır ve Spays Görllerden Mel Si. de de görmüştük.)
Pek fazla şarkısını bile duyamadık bu kızcağızların. Turne yapacak kadar albümleri bile yoktu ki...Never Ever, Booty Call'dan ötesini hatırlayan kaç kişi vardır, kim bilir...

Under the Bridge ise, All Saints'i ayakta tutabilecek tek parçaydı, kanımca. Her ne kadar kavır kavır coverlamışlar da olsalar, hatta kimsecikler sevmese de bu versiyonunu, I think, RHCP'dan çok daha iyiler buradaki bilinçli detone vokalleri ile.

Videosu da şarkıya ayrı bir farklılık katıyor hem. Yükseklik korkumdan mütevellit, köprünün altından dönen sulara bakamayacak kadar güvensizlik duyduğum bir klip olmasından ziyade hanım kızlarımızın cesareti -artık aşka mıdır? yükseğe midir? neye bilinmez- beni dehşete sürüklüyor!! Tabii hiç bir şekilde mantık beklemiyoruz klipte dönen olaylar için... Nasıl Rihanna şemsiyeyle bale yapıyorsa, bunlar da ortası delik bir odanın etrafında şarkı söyleyebiliyor ve de asi ruhlarını o yükseklikten gazete, sandalye, abajur fırlatarak tatmin edebiliyorlar... Ben olsam, edemezdim.
Kısacası, bütün olayı o uçuruma bağlıyorlar ve bir kamera oyunundan ibaret de olsa, şarkıyı sevmeye/nefret etmeye/tiksinmeye... yani şarkıya karşı bir duygu beslemeye yöneltiyor insanları.

All Saints - Under the Bridge


Allergic to myself



Feral kişiliğine garip bir samimiyet besliyorum. İsim ve şahıs üzerine araştırmalar yapmaya başladım kısa bir süre önce. Yolda yürürken, aklıma 80'ler temalı FERAL giysi tasarımları yapma fikri bile geldi. Karşıma çıkan bilimsel belge-sel-ler henüz yetersiz kalıyor ama yola devam(Hande Yener sıtayl)! Ama şöyle bir soru da var kafamda, bu şahısta kendini bulan birileri daha var mı benim bildiğim, tanıdığım? Gelsin, görsün beni lütfen.

Neyse,
Mayspeyste
yayınladığı yeni şarkısı Allergic To Myself//Find A Freak ilk görüşte aşka tanımına uygun. Yorgun, silik ve bitik bir siluetin gece yarısı yolda gördüğü zayıf görünümlü bir androjene tutulması... Çok mu abartılı? Evet. Ama rahatsız edici değil. Alt metinleri ayrılık/kişilik bunalımları üzerine falan oturtulmuş hatta ama, karakterin çok yıpranmış olması böyle bir klişe doğurdu ne yazık ki.

Yaptığı felaket müziğe, taktığı gotik maskeye, saldırganlığına tüm bilinçsizliğimle hayran olduğum bu insan evladını özenle takip etmenizi önerir, fanatizmin melodramlarında sonbahar gezintileri yapmanızı dilerim.

Not: Fazla kız blogu olduk, kabul. Kendi kendine sayıklamalar ve monologlar için üzgünüz. Ya da değiliz.
İşte bu da kanıtı bkz.

FERAL - Allergic to Myself

counter on
blogger