2008'den Geriye

Dünyada ezelden beri gelen mutsuzluk öğelerine takılıp kalarak, birbiri ardına yuvarlanan seneleri uç uca ekleyerek ve geçip giden zamanın ruhta yarattığı boşluk duygusunu içimize sinim sinim sindirerekten geçirdiğimiz şu günlerde global ümitsiz insanlar yığınının liste telaşlarından muzdarip olma görevini gururla yerine getiriyorum- bıdıbıdı.

Bu sene ilerleyen yaşlara mı bağlarsınız, ya da hayatın esa(n)slı bir şekilde boktanlaşmasına bilmem ama yeni pop'umuz indie de iyice kusmuk tadı verdi, magazin ağzıyla indie out. Büyük çoğunluk hesaplı öze dönüşlere sarıldık zaman zaman , ya da çağının ileri-gerisinden kenar mahalle avangardı babında "beni anlamıyorlar mi amor" tıngırtılarını dinlendik gene, bütün sene çen çen çen yine abuk gubik bir ton şımarık yabancı grup hakkında ipe sapa gelmez yorumlarda bulunduk, tıfıl enerjimizi ekmek arası erke dönergecinde yedik yedik ham ettik.

Şöyle ki bizi gelip can evimizden şişleyen müziğin zamanı olamayacağı gibi, sağ tıklayıp save as, nodattadan uploadjockey veyahut, elbows dan hortum stayl türlü türlü şarkıyı ve albümü iç ettiğimizden bütün o indirdiğimiz albümlerin basılıp yayına çıkma zamanlarının 2008 tarihiyle bitmesinin de pek bir karşılığı yok gibi geliyor bana artık, zira zaman=hızlı tüketim, üç günde bir best of yapası geliyor insanın, fakat yine de koca bir senenin ardından beynime mıhlanan albümlerden az buçuk bahsedesim var, kişisel mini dinimiz müziğe tapınmaca ekseninde 2008'de aşk eylediğimiz türlü albümler:


1 -Beach House – Devotion


Kimin hüznü kiminkini döner? veya kontrollü iç çekişlerde fon müziği babında şehre sırtını dönüp gözlerini kısarak deniz kenarından ufka bakmaca müziği. Ya da boğulma hissine karşı iç açıcı bir çalışma diye toparlarsak; samimiyet ayağıyla bizi söğüşleyen yüzlerce şebelekten ziyade samimiyetine gerçekten inandığım yegâne hengâme.




2- Kırıka - Kaba Saz

En çok gıcık olduğum triplerden biri İzmir'linin kendini beğenme, şehrine tapınma tribidir ki çoğu zaman İzmir'den kaçıp gitme isteği uyanmasına sebep olurdu. Fekat Kırıka'nın son albümü Kaba Saz'ı dinleyince Kordon'da yürümek gerçekten daha anlamlı bir hal aldı, sahil yolunda geçirilen zamanı azami şekilde arttıran senenin en güzel Türkçe albümüydü kendisi zannımca.




3- Broadcast – Work and Non Work

1997 yılı yapımı bu albüm tam olaraktan bir kış albümü demek istiyorum miskin okur, yağmurda yürüyen yalnız adam karizması yanına, kar yağışlı havada yürürüp götü donan adam karizması yapmak için birebir bir albüm. Has asıyım.




4 - Sonic Youth – Goo

Nerdeyse 20 sene önce çıkan Goo albümü bu sene ipe sapa gelmez bir ton şeyin arasında kafa ayarı yapmak adına en çok dinlediğim albüm oldu, kafa açacağı babında bir numara. Ps.Kim Gordon senden çocuğum olsun istiyorum .




5- The Black Heart Procession - Amore Del Tropico

Değerini geç anladığım gruplardan The Black Heart Procession bu sene ağzımıza sıçazlayan albümler kategorisinden listemize girdi. Kendinden bihaber bireye kişilik aşılaması bakımından yararlı olmakta kendisi.





6- Portishead – Third

Kendilerinin son albümünü beğenmeyen çok olsa da, eskiden çokpisiçtepazarlıklı hüzünlere tercüman olarak kullanıldığından çekine çekine dinlediğim Portishead'in son albümü adeta kafaya inen balyoz gibin demek istiyorum. Machine Gun ile The Rip yılın en yahşi eserlerindön.




7 – Little Joy - Little Joy

Mutlu olduğunuz zamanlarda mutluluğunuza mutmut mutluluk katalizörü olarak eklenen Little Joy bu senenin Wes Anderson filmine en soundtrack olası albümü. Nasıl da mutlu puştlar.




8 – Sagopa Kajmer & Kolera – İkimizi Anlatan Bir şey

Rap müzikten zerre hazzetmeyen antin kuntin arkadaşlar size sesleniyorum diye çağrı yapacağım bu albümü dinleyin diyeceğim ama sallamayacaksınız, zira hepimiz anamızın karnından deneysel indie doğduk diye düşünüyorum veya bazılarımız içimizdeki İrlandalı mı desem ahah. Şöyle açıklamaya çalışırsam: Globalizasyonun farklı taraflarından kişisel zevklerimize ayar çekildiği için şehirli okuyan ufak burjuva kimseleri olarak değişik işler yapanları hor gördük veya onlardan tiksindik. Özellikle bu indie skini dinliye dinleye ve last fm sayesinde dünyanın en iyi müzik zevki sanki kendimizin dinlediği şeylermiş gibi hissiyatlara kapılanlarımızı seziyorum. Fakat işler öyle gitmiyor işte ya misal " İkimizi Anlatan Birşey", ömrü billah dinlediğim en etkileyici albümlerden biri mesela veya kapı gibi albüm diyeyim kısaca. Rapden ziyade Ritmik arabesk diyesim geliyor bazen kavram kav(r)gaşası yaratmak da istemem de Göztepe- Buca sokaklarında sago 16, ceza 13 yazılarının fazlalılığı Rap müziğin bir nevi yeni arabesk olarak benimsendiğini hissettiriyor bana. –so last year – Fakat çok berbat örnekleri de var ülkede Rap müziğin - özellikle söz bakımından - fakat arada güzel işlere de kulak kabartmak gerekiyor, bir müzik türüne sıkışıp kalan insanı vizyonundan öpüyorum.




9 – Vampire Weekend - Vampire Weekend

Bu albümle ilgili en önemli hissiyat üniversitelilik ruhu aşılaması sanki insana, bu albümü dinleyip araştırma görevlisi, yrd. doç olası geliyor insanın, yeşil bir kampus içinde hızlı adımlarla dersliğe doğru ilerleyen insan suretleri canlanıyor kafamda. Gerçi öyle üniversite yok, biz kampusselliyiz.




10 – School of Seven Bells – Alpinisms

Geçen sene olduğu gibi bu senenin de en güzel albümleri kış yaklaşmaya başladığında piyasaya döküldü, bunlardan biri de Alpinisms bana göre, albümü dinlerken araziye çıkıp saha jeoloğu kafası yaşayasım geldi ki bu da en kişisel postum olsun, arigato.



School Of Seven Bells - White Elephant Coat

Vampire Weekend - Walcott


Little Joy - How To Hang A Warhol

Broadcast - Message From Home

ps.kayıp yazıyı bulduğu için T.'ye çok teşekkür

0 yorum:

counter on
blogger